shambala 21.11.2024 10:39 (UTC)
   
 

Duvarlarda beliren ateşten yazılar, ışın demetleri, boşlukta beliren kutsal yüz ve daha bir çok inanılmaz anlatı. Asya´nın göbeğinde, Himalayaların bilinmeyen doruklarının bir yerinde bilinmeyen çok başka bir yere açılan gizli bir kapı var mı? Kayıp kent Şamballa´yı uydular araştırıyor.

Yüzyıldır saklanan inanılmaz sırrı kimler biliyor?

Tibet ve Kuzey Hindistan söylencelerinde Shambala adlı bir yerden bahsedilir. Efsaneler, Shambala’nın gizemli ve görkemli bir imparatorluk olduğunu söylüyorlar ve Shambala Himalaya’ların öte yanındadır. Eski yazılarda oraya gitmek için belli bir dağın çıkış noktasını bulmak gerekir. Oradan sonra geziye havadan devam edilebilir. Acaba Shambala bir iddiaya göre, dünyada değil de, uzak bir gezegende mi olabilir mi? Hindistan ve Tibet’deki eski yazıtlar, Shambala’yı antik çok eski bir krallık olarak tanımlıyorlar. Bir çok söylence oradaki insanların olağanüstü şartlar altında yaşadıklarını da belirtiyor. Saklı krallığın varlığına dair ilk anlatıları Tibet Budizm’inin kutsal kitapları olan Kanjur ve Tandjur’da bulabiliriz. Aşağı yukarı 11. Yüzyıl‘da Shambala’dan söz eden en eski yazmalar Sanskritçe’den Tibet’ceye çevrildi. Bu tarihten sonra Tibetli ve Moğolistanlı bir çok rahip, ozan, yogi ve bilgin, bu esrarengiz imparatorluk hakkında çeşitli eserler yazdılar.
Geleneksel anlayışa göre Shambala, karlı dağlardan oluşan bir çemberin içindedir. İnanılmaz güzellikte olan Shambala, zenginliklerle doludur. Modern bir yer olan “Pırlanta Sarayı”nın başkent Kalapa’da olduğu iddia edilir ve Shambala Kralı hükümdarlığını burada sürdürür. Dikkat edin eski bir inançtan söz etmiyoruz, Shambala inancı günümüzde de geçerli ve çok yaygın. Örneğin modern derken şu kasdediliyor; aydınlatmanın ve oda ısılarının isteğe göre ayarlanması gibi. Eski yazıtlar yerlerde ve tavanlarda bulunan, isteğe göre ayarlanarak sıcaklık veya soğukluk dağıtan kristalllerden söz ediyorlar. Sarayda iki şaşırtıcı şey daha vardır; “Tepe pencereleri” ve “Sihirli Ayna“. Tepe pencereleri başka dünyalardaki hayatları görme imkanını sağlarken, Sihirli Ayna ise Kral’ın uzaklarda olan olayları izleyebiliyor. Günümüzde Batı uygarlıklarıyla ilişki içinde bulunan bazı Lama’lar, Aynanın bir ekran gibi olduğunu ve Kral’ın dünya olaylarını kontrol etmesini sağladığını iddia ediyorlar. Saklı Krallığın çok daha şaşırtıcı özellikleri var; Örneğin eski yazılarda “Rüzgar gücünde olan taşdan atlar”dan ya da “Taştan uçaklar”dan da bahsediliyor. Var olması bir yana, Shambala’nın uçan araçları mı vardır? Yaşıyan Lama’lardan bazıları “Taştan atlar”ın en ileri teknikle yapılan uçanaraçlar olduğunu iddia söylüyorlar. Bu günlerde Tibet manastırlarında taş sözcüğü uzun uzun tartışılıyor, acaba uçakların yakıtı mı kasdediliyor, yoksa aletlerin yapımında kulanılan malzeme mi? Eğer öyle ise hangi malzeme? Garip ama gerçek, Sözcüğün gerçek anlamda taş olduğuna artık kimse inanmamakta.
Shambala, dünyada mı, yoksa uzayda mı?
Tibet söylenceleri Shambalanın Himalaya’nın dağları arkasında ve Tibet’in kuzeyinde olduğunu iddia etmekteler. En eski yazıtlara göre Shambala, “Badh Gayaren”in (Kuzey Hindistan’da eski budist kutsal bir yer) kuzeyinde saklıdır. Shambala’nın yeri Tibet manastırlarında yüzyıllardır tartışılıyor. Düşünceler o kadar farklıdır ki, bazı Lamalar Shambala’nın yerini Kuzey Tibet olarak belirlerken diğerleri Kuzey Kutbu olarak dahi gösteriyorlar, hatta New York bile aday olarak gösteriliyor. Shambala’nın normal gözle görülüp, görülemediği, en önemli tartışma noktalarından biridir. Eğer Shambala gercekten dünyada olsaydı, nasıl saklı kalabilirdi? Yeryüzüyle ilgili olan bilgilerimize göre büyüklüğü yüzünden Shambala’nın var olması ve bulunamaması inanılmazdır. 96 prensliği olduğu söylenen saklı ülke için dünyada gizli bir yer olabilir mi? Shambala’nın Lotus çiçeği şeklindeki bir dağ zinciri şeklinde olduğuna inanılıyor. Ama uydu araştırmalarına göre böyle bir yerin var olmadığı bilinmekte. Peki ama Shambala nerede? Manastırcı Budistler yani tutucular, Shambala’nın dünyada buluduğu düşüncesindeler. Buna karşı Halk Budizm’in yandaşları ise, Shambala’nın tanrıların oturduğu gökyüzünde olduğuna inanıyorlar.
Bazı çağdaş Tibetliler de aynı veya benzer görüşteler, Shambala’yı dünyada değil de, yıldızların arasında aramaya başladılar, yani bir gezegende. Tibet’in ruhani lideri “Dalai Lama” bile bu konuyu düşünüyor. Shambala acaba dünyadışı bir uygarlığın merkezi mi ve Tibet’lilerin bin yıllardan beri bundan haberleri var mıydı? Yoksa Shambala, zaman ve mekan dışı bir yerde bulunan gizemli bir imparatorluk mu? Varsayımlara göre Shambala bir başka boyut veya bir paralel dünyada olabilir mi? Eğer bu düşünce doğru ise Shambala, burnumuzun dibinde olsa bile göremeyiz. Yine de Tibet’te bugün dahi Shambala’ya giden yolu tarif etmeye çalışan “Rehberler” vardır. Ama bunu öylesine anlaşılmaz bir şekilde yaparlar ki, bu tarifleri takip etmek neredeyse imkansız olur. Yol anlatımları genelde Tibet’in ve Kuzey Hindistan’ın bilinen yerlerinde başlayıp, kuzeydeki bilinmeyen bölgelere gider. Yalnız tümü şaşırtıcı ve inanılmaz bir ayrıntıda uyum sağlarlar: Sonuçta her rehber, geziyi yapanı yola sadece havadan devam edebileceği bir yere götürür. Ama nasıl? Gezi orada kalır ve sürdürülemez. 1557 de bir Tibet’li prens tarafından yazılan bir şiirde gizem doludur: “Yüceler, seni ondan sonra altın müzikle birlikte omuzlarına çıkaracaklar ve seni pamuk gibi dağ zincirlerinin üstünden taşıyacaklar. Onların mucize güçleriyle şemsiye gibi havada uçaçaksın ve kartallar bile utanacak.” Acaba bu mısraların içinde ne anlam saklıdır?
Shambala’ya bir roketle gidilir mi?
17. yüzyılda Sanskrit’den tercüme edilen bir yazı olan “Kalapar Jugpa”da da, gezi tarifi yine bir dağda sona erer. Ondan sonra gezginlerin Shambala’ya gidebilmesi için uçan ejderhaların var olduğu belirtilir. Bazı Tibet’li Lamalar modern uçaklarla Shambala’ya gitmeye çalışanların büyük felaketlerle karşılacaklarına inanmaktalar. Onlara göre, bu geziyi yapabilmek ve çok sayıdaki olağanüstü engelleri güvenle aşabilmek için insanın belli güçlere sahip olması lazımdır. Lama Kungpa Rimpoche bununla ilgili olar şöyle demekte; ”Aya yapılan geziler gibi, oraya roketsiz gitmeyi düşünebilirmisiniz?” Tibet’lilerin bir kısmı Shambala’yı bulutların üstünde olan bir gökyüzü katı olarak görürler. Tibet’de eskiden “Lama Manis”ler yani gezgin şarkıcılar vardı. Halk bayramlarında ortaya çıkarlar ve halkın gözü önünde Shambala‘nın yolunu tarif eden Tarot benzeri kartlar açarlardı. Bu geziyi ve orada aşılacak olan engelleri uygun öyküler anlatarak gösteriler yaparlardı. Öykülerde yol karlı bir dağın doruğuna ulaşır ve bunun tepesinden bir merdivenin göklere yükseldiği anlatılır. Lama Manis’lerin şarkılarına göre Shambala’nın girişkapısıdır. Modern gözle bakılırsa merdiven bugünkü anlamıyla bir üs olabilir. Bir Tibet resmi vardır: Bir grup gezgin bu resimde gökkuşağının üstünden yürüyerek, Shambala’ya giderler. Bazı Lamalara göre ise, Shambala’ya “Telepati gezisi” yapabilme yeteneğine sahip Yogiler vardır. Budist’ler ise orada yeniden doğmak için sürekli dua ederler.

“Yıldız Savaşları” ve Shambala...

Tibet kehanetlerine göre, birgün “kötü bir ruh” gelecek ve “Barbarlara” (Barbarlar Kalcahra ibretine yani bir anlamda şeytanın egemenliğine inanmayan insanlardır) güçlü dünyalı olmadıklarını açıklayacaklardır, çünkü Shambala imparatorluğu vardır. Bazı Lama’ların düşüncelerine göre Barbarlar ellerindeki teknik araçlarla (SETİ olabilir mi? Yani Yıldızlararası Uzay Araştırmaları?) Shambala’nın var olduğunu öğrenebilirler veya oraya gidebilirler. Ama bu kehanete göre önce huzurlu bir anlaşma yapılacaktır; Shambala’da hükümdarlığını sürdüren Kral Rudra Çakrin istila edenleri karşılayacak ve onların başkanına egemenliği birlikte sürdürmeyi teklif edecektir. Ama kısa bir süre sonra Barbarların kralı egemenliği kendi eline geçirmeyi çalışacak ve uçan araçlarıyla Shambala’ya saldırarak havada bir savaş başlatacakdır. Ama Barbarlar başarılı olamayacaklar çünkü Rudra Çakrin onları yıkmak için savaşacaktır. Kehanetlerde şunlar belirtilir: “Sonunda Kral Shambala’dan barbaları yok etmek için çıkacak ve aşağıya inecektir”. Bazı Lama’lara göre Kral bir başka dünyadan bizim dünyamıza gelecektir; çünkü “Jambudvipa” denen o yer, onların gözünde bütün bir dünya veya gezegendir, sadece bir kıta veya bölge değildir. Bu son savaşdan sonra ise bir “Demir tekerlek” gökyüzünde belirip düşecek ve Rudra Çakrin’in egemenliğinin başlangıcı belirtecektir. Bu nedenle ona “Tekerlekli çılgın” adı da verilmiştir. Bazı Yogi’ler bu tekerleği gördüklerini iddia ederler ve hepsi aynı şeyi anlatır: Tekerlek bir eve yaklaşır ve bu ev bizim gezegenimizdir.
Zaferinden sonra Rudra Çakrin egemenliğini bütün dünyaya yayacak ve yeni bir Altın Çağ başlatacaktır. Hastalıklar olmayacak, herkes uzun ömürlü olacak ve günlük geçimini sağlayabilmek için kimse çalışmayacaktır. Çünkü yiyecekler kendiliğinden oluşacak ve insanların “sihirli güçleri” olacaktır. Bilim ve teknik çok daha fazla gelişecek ve sadece iyi amaçlar için kulanılacaktır. Buna benzer kehanetler aslında tüm dünyada vardır. Peki Shambala gercekten nerededir? Belki çağımızın getirdiği teknik imkanlar sayesinde buna bir cevap bulunabilecektir. Ama ne zaman? Ya da saçma bir inanç gibi görünen bu efsaneyle Lamaların dıışında gerçekten birileri uğraşıyor mu? İnanılmaz ama NASA’nın uzay mekiklerinin birisinin yolculuğundaki görev listesinde Şambala’da yer alıyordu. Araç, böyle bir yerin olup olmadığını uzaydan gözlemleyip araştıracaktı. Sonucu henüz bilmiyoruz ama anlaşılan Shambala’nın yerini merak eden ve cidden inanan ciddi birileri var gibi...

1933 yılında Amerikalı yazar James Hilton, "Kayıp Ufuk" adlı bir kitap yazdı, kitapta anlatıldığına göre, iki pilot Himalayalar üzerinde bir yere mecburi iniş yapmak zorunda kalıyorlar ve dünyaya lişkisi olmayan bir kente ulaşıyorlardı. Hilton öyküsünü 19 Yy´da Tibet´de misyonerlik yapan Huc adlı bir rahibin anlattıklarından esinlenerek yazdığını anlattı. Bir diğer ünlü gezgin olan Alexandra David-Neel, 14 yıl Tibet´de kaldıktan sonra Fransa´ya döndükten sonra yazdığı "Mistikler ve Majisyenlerle" adlı kitabında, Tibetli Lamaların anlattığı herşeyin kesin doğru olduğunu belirtirken, yalanının varolmadığı bir toplumu gerçekliğini ısrarla anlatıyordu. David-Neel´in çizgisinde Şamballa´nın yerini bildiği ifadesi dikkat çeker ama aynı zamanda da ünlü gizem örgütü Teosofi Grubu´nun üyesi olması nedeniyle de birşeyleri saklar gibidir. Yine büyük gezginlerden olan Nicholas Roerich´e göre ise Teosofistler saklı kentin yerini öğrenmişlerdi ama açıklamıyorlardı. Roerich bir Lama ile olan konuşmasını şöyle anlatır; "Lama, Büyük Şamballa´nın çok uzaklarda suların ardında olduğunu, dünyada bulunmadığını, dünya insanlarının neden ilgilendiklerini anlamadığını söylüyordu. Lama´ya göre, ancak Uzak Doğu´da yaşayanların özel bir ilişki aurasını veya ilişki enerjisini algılayabileceklerini ekliyordu." Roerich yaşamını Şamballa´ya adamıştı, ömrünü bu yolda harcadı. Ama kayıp kentin yerini öğrenip öğrenmediği anlaşılamadı, belki o da gizemi saklayanların tarafına geçmişti. Araştırmacı Edwin Bernbaum ise, Şamballa Efsanesi´nin Tibet inançlarında düşüncenin gizli derinliklerini simgelediğini, bu şekilde bilinçaltının saf, kirlenmemiş düzeyine ulaşılarak ruhsal iç yolculuğun yapılabileceğini belirtmekte. Şamballa, Bernbaum´a göre gizli bilgeliğin en üst ve en yüce noktası ya da doruğudur...

20. Yüzyıl´ın Robinson´u olarak tanımlanan Polonyalı gezgin Ferdinant Ossendowski´yi 1943 yılında çevirisini yaptığı ""Hayvanlar, İnsanlar ve Tanrılar" adlı çevirisinde Nasuhi Baydar "Çağdaş Evliya Çelebi" olarak tanımlıyordu. Ossendowski, 1899 kadar Fransa´da yaşadı, Sorbonne´da fizik ve kimya eğitimi gördü. Kömür ve altın eksperi olarak çalıştı, Rus ordusunda görev aldı, 1.Dünya Savaşı´nda Moğolistan´a gönderildi, Petrograd´da Endüstri Kimya Profesörü oldu, 15 ciltlik araştırmalarını yayınladı. Rus Devrimi´nden sonra Sibirya Hükümeti´nde maliye ve ziraat bakanlığına getirildi. Hükümet devrilince Yeniçay bölgesine kaçtı ve ""Hayvanlar, İnsanlar ve Tanrılar" ı o zaman yazdı. 1905 karşı devriminde tutuklandı iki yıl hapis yattı, ABD´de bulundu ve yaşamının kalanını Varşova´da öğretim üyeliği yaparak geçirdi. Ossendowski´nin kitabında yaşadığı çağın inançları, gelenekler, savaşlar, çok farklı toplumlar vardır, inanılmaz olaylar ve yarler anlatılır, tüm iç Asya´yı gezmiş, Tibet, Çin, Moğolistan ve Sibirya hakkında çok ilginç şeyler yazmıştır. İşte bu arada bir yerlerde Ossendowski´nin Tibet´deki kayıp ülke Agarta´dan söz ettiğine raslarız; "Amil Irmağı kıyısında yaşayan yaşlılar anlattılar, Cengiz Han´dan kaçan bir kabile yeraltı kentine saklanmıştı, daha sonra bir avcı gizli kapıdan geçerek kayıp kente ulaştı ve dönüşte gördüklerini anlattı. Ama Lamalar, konuşmasını engellemek için dilini kestiler sonra avcı gizli kente geri döndü, geriye sadece anıları kaldı." Ossendowski yaptığı araştırmaların sonucunda, ne yorum yapılırsa yapılsın, efsanenin temelinde, Asya´nın geleceğini ve siyasi yapısını etkileyen bir gücün varolduğuna inanmıştı. Gezgin ulaştığı sonucu şöyle özetliyordu; "Dünyadaki bütün devletler, milletler, kanunlar ve gelenekler sürekli değişim halindedir, birçok büyük imparatorluk ve büyük kültür yok olmuştur. Kalıcı olan tek şey, fenalıktır. 6000 yıldan daha önce büyük bir insan kavmiyle birlikte toprağın içinrde kayboldu ve bir daha çıkmadı. Bununla beraber, aralarında Babür Şah´ın da bulunduğu birçok kişi oraya gidip geldi. Kimse oranın yerini bilmiyor, orada cinayet hiç olmadı, kötülüğe karşı korundular, bilgi sessizce gelişti ve yıkılma tehlikesine düşmedi. Orada şimdi milyonlarca kişi yaşıyor, bilim en yüksek katında, Cihan Hakimi saltanat sürüyor, Cihan Hakimi tüm doğa güçlerini bilir, tüm kalpleri ve kaderi okur. Eğer bizim çılgın uygarlığımız onları bulup savaşa kalkışırsa, tüm gezegeni çöle çevirebilirler, onlar bilmediğimiz garip araçlara binip, yeraltından her yere giderler. Cihan Hakimi, bazı zamanlarda kendinden önceki hakimlerin yattığı mağaraya gider, daima karanlıkta olan mağaraya girince duvarlarda ateşten çizgiler belirir ve sandukadan alevler çıkmaya başlar. Cihüan Hakimi, konuşarak ve ellerini ileriye uzatarak sandukaya yaklaşınca, alveler daha parlar, duvarlardaki ateş çizgileri yanıp sönmeye başlar ve birbirlerine girerek bilinmeyen alfabenin işaretlerini oluştururlar, sandukadan saydam ışık şeritleri çıkmaya başlar, bunlar büyüklerin düşünceleridir. O zaman Cihan Hakimi, ışığın içinde kalır ve ateşten harfler duvarlara Tanrı´nın arzu ve emirlerini durmadan yazarlar. Cihan Hakimi daha sonra dua eder ve alevler arasında Tanrı´nın yüzü görülür..." Ne dersiniz? Bütün bunlar, Ossendowski´nin dinleyip yazdıkları sizlere tanıdık gelmiyor mu? Sanki bir bilim kurgu filmi seyrediyor gibiyiz. Bilgisayarlar, laserler, hologramlar vs... İyi de bu kitap, yüzyılın başında bir gezgin bir bilim adamı tarafından yazıldı, Tibet´in kuytu köşelerinde yaşayan Lamalar bütün bunları nasıl hayal ettiler? Cevap bu kadar basit olamaz, geçmişimizde çok ama çok büyük bir sırrın saklı olduğu tartışılmaz gibi. Öyle bir sır ki, şu anda ortaya çıkarılsa tüm yaşamı tersine çevirecek kadar büyük ve kudretli... Ama bu Agarta´nın öyküsü, bir başka zamanın bir başka öyküsü...
ŞAMBALLA´NIN TAHMİNİ YERLERİ:


1. GOBİ ÇÖLÜ: Teosofistler ve kurucuları Madam Blavatsky´ye göre, antik bir Hint yazıtı olan Karma Purana´da Şamballa, kuzeydeki denizde bulunan bir adadadır. Ve Gobi Çölü eskiden bir iç denizdi.


2. AMU DERYA: Macar düşünür Körös, Şamballa´yı Amu Derya ırmağının kuzeyinde buluyordu.

3. BELOVODYE: 1923´de Kokushi Dağları´na bir araştırma gezisi yapıldı ama geri dönen olmadı.


4. KUN LUN: Çin Mitolojisi´ne göre Şamballa, Kun Lun Dağları´nın buzlu zirveleri arasındadır.


5. TABU ÜLKESİ: Taoist Mitoloji, dünyanın en güzel yerinin Tabu Ülkesi olduğunu belirtir. Bu yer Tibet ile Szechwan arasındadır.


6. TARIM IRMAĞI: İtalyan Tibetolog Guiseppe Tucci´ye göre Şamballa ırmağın doğduğu bölgededir.


7. TASHİ LHUMPO MANASTIRI: Efsanenin doğuş yeri kabul edilen bu manastır bilindiği kadarıyla 1447´de kurulmuştur ve Kalacahkra bilgeliğinin merkezidir yani bilinmeyen uygarlıkların ve dönemlerin...

8. ALTAY DAĞLARI: Geoffrey Ashe´a göre, Şamballa için en uygun yer Altaylardır. Yazara göre Orta Doğu ve Yunan Mitolojileri bunu belirtmektedir.


9. MOĞOLİSTAN: "Şamballa´nın Kırmızı Yolu" adlı eserde, Şamballa´nın girişi Moğolistan sınırındadır.


10. HUMBOLD DAĞLARI: Nicholas Roerich ekibiyle beraber bu bölgede araştırma yaparken, bir UFO görmüştü, çok büyük ve güneş kadar parlak, diyordu ve tüm ekibin gördüğü dev UFO dağların arasında kaybolmuştu. Ayrıca Roerich´e Darjeeling-Ghuan´da bulunan bir yolda Ghum rahipleri Şamballa´lı olduğunu söyledikleri bir Lama ile tanıştırmışlardı.
Ayrıca Tibet´in başkenti Lhasa´nın ve Türkistan´daki Turfan kentlerinin altında Şamballa´ya giden tüneller olduğu iddia edilmekte, İngiliz dağcı Frank Smythe ise, Himalaya Dağları´nda 9000 m. yükseklikte iki büyük UFO gördü, dağcı UFO´ların dağların içine girdiğini iddia ediyordu. James Hilton´a göre ise, Şamballa veya Shangri-La kesin Himalayalar´dadır. Bir diğer iddia ise, 1900´lerin başında nedeni bilinmeyen atomik bir patlamanın olduğu Sibirya´daki Tunguska´nın Şamballa olduğudur.

 
 
  cumali YAKAR
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

powered by cumali YAKAR
 

cumali YAKAR'ın özel web sitesindesiniz. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol